Norveç Filistin'i Devlet Olarak Tanıdı
Norveç, Filistin'i resmi olarak tanıyan ülkeler arasına katıldı. Norveç'in bu kararı, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla destek görmesini sağlayacak önemli bir adım olarak nitelendiriliyor. Norveç Dışişleri Bakanı, Filistin'in bağımsızlığını desteklediklerini ve barış sürecine katkı sağlamak istediklerini belirtti.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 2017'de aldığı "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma" kararı dünya genelinde büyük tepkilere neden olmuştu. Filistinliler ve birçok ülke, bu kararı tanımadıklarını ve Kudüs'ün statüsünün uluslararası anlaşmalarla belirlenmesi gerektiğini belirtmişlerdi. Filistin'e yapılan bu haksızlığa karşı birçok ülke ve uluslararası kuruluşlar tepki gösterirken, Filistin halkı da bu karara karşı büyük bir direniş sergilemişti. Dolayısıyla, Trump'ın aldığı Filistin kararı, bölgedeki istikrarsızlığı artırmış ve barış umutlarını zedelemiştir. Bu nedenle, Filistin meselesinin çözümü için uluslararası toplumun daha fazla çaba göstermesi ve Filistinlilerin hak ve taleplerine saygı gösterilmesi gerekmektedir.
İrlanda da Filistin'i devlet olarak tanıyan ülkeler arasına katıldı. İrlanda Dışişleri Bakanı, Filistin halkının haklarına saygı duyduklarını ve barışçıl bir çözüm için çaba sarf ettiklerini belirtti. İrlanda'nın bu adımı, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla destek bulmasına yardımcı olacak.
İspanya'nın Filistin Kararı
İspanya da Filistin'i resmi olarak tanıyan ülkeler arasına katıldı. İspanya Dışişleri Bakanı, barış için iki devletli çözümün önemine vurgu yaparak, Filistin'in uluslararası alanda daha fazla tanınmasının barış sürecine olumlu katkı sağlayacağını ifade etti. İspanya'nın bu adımı, Filistin halkının haklarına verilen destek açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
İsrail ise Norveç, İrlanda ve İspanya'nın Filistin'i devlet olarak tanıma kararını eleştirdi. İsrail Dışişleri Bakanı, bu tür adımların barış şansını azalttığını ve tek taraflı olarak atılan adımların gerilimi artırdığını dile getirdi. İsrail, Filistin ile doğrudan müzakere masasına oturulması gerektiğini ve bu tür kararların sorunu çözme konusunda etkili olmadığını savunuyor.
